Soyadı sırasına göre:
İdil Bilgiç Alpaslan
1981 Ankara doğumlu. Bir ara mühendislik okumaya kalktı ama sonra baktı ki işin sosyal kısımları daha çok ilgisini çekiyor, TOBB ETÜ İktisat Bölümü’nün ilk öğrencilerinden olmaya karar verdi. İktisatın koca bir derya olduğunu idrak edince de, bir de doktora yapmalıyım diye tutturdu ve Boston’ın yolunu tuttu. Brandeis Üniversitesi’nde doktora yapar iken, 3. senenin sonunda ben köyümü özledim diyerek memlekete döndü. Doktorasına Türkiye’den devam ediyor ve bir yandan da TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Merkezi’nde çalışıyor.
İlgi alanları pek çeşitli, ilgisini çeken bir konu olunca inciğine cinciğine kadar araştırıp öğrenmeyi seviyor. Böyle zamanlarda, yanında top patlasa duymuyor; evde yangın alarmlarının devreye girdiğini, itfaiyecileri oda kapısında görünce fark ediyor. Uluslararası ekonomi ve ticaret, göz bebekleri. Ekonometride uzmanlaşmayı kafaya takmış durumda. Bir yandan da, ürün çeşitliliğinin rekabet edebilirlik üzerindeki etkilerini ve ülkelerin değer zincirindeki hareketlerini araştırıyor. Multi-disipliner araştırmaları takdir ediyor, en çok da başka bir alandaki tekniğin ekonomiye uygulandığı makaleleri seviyor.
Hayat hep tatil olsa diyor ama tatilde bile çalışıyor. Çalışmadığında sıkılıyor ve ne zaman böyle bir insana dönüştüğünü bir türlü bulamıyor…

Tuna Çakar
Bebekliğini Sarımazı’da, çocukluğunu İskenderun’da, yeniyetmeliğini ve gençliğini İstanbul’da yaşadı. Bazen mutlu bazen hüzünlü, bazen neşeli bazen somurtan, bazen gerçekçi bazen hayalperest ne idiğü çok belli olmayan zıtlıkları birarada yaşamaya seven bir insandır. Bazısının tanımına göre tam bir kapalı kutudur.
Genetik, Bilişsel Bilimler, Deneysel İktisat, Nöro-bilimler, Nöro-iktisat, Nöro-pazarlama, Nöro-etik gibi birçok alana ilgi duymaktadır. İlgi alanlarının çokluğu çevresindekilere Antik Yunan’daki doğa filozoflarını hatırlatır, hatta bazılarına “Antik Yunan’da yaşasaymış da aklı başına gelseymiş” dedirtebilmektedir.
Boş zamanı neredeyse yoktur, kafası çok yoğun olduğu için olanların da farkına varamaz. Fırsat buldukça kitap okur, müzik dinler, resim yapar ve film izlemeyi sever. Ama en büyük hobisi hayal kurmaktır. “Her şey hayal etmekle başlar” sözünü gereğinden fazla bir şekilde benimsemiş ve hayat felsefesinin parçası haline getirmiştir. Çoğu insan gibi şu kısa ömründe bu hayallerinin bir kısmını da olsa gerçekleştirebilmeyi ve dünyayı (azıcık da olsa) yerinden oynatabilmeyi hedeflemektedir.
Rüştü Duran
(1985-?) Afyon’un imlabilmez köyünde işçi bir baba ile güzelliğiyle meşhur bir ananın evladı olarak ocağın birinde doğdu. Kısa zamanda muhabbetinin hoşluğu ve kıvrak zekasıyla gönüllerde taht kuran Rüştü, ev ahalisi tarafından fazlaca ukala bulunarak Denizli’ye, oradan da İstanbul’a sürüldü.
Sürüldüğü yerlerde çok değerli alimlerden ders aldı ve matematik, geometri ve şiirde çağında söz sahibi alimlerden biri haline geldi. Rüştü, dünya barışına hiçbir katkısı olmamasıyla diğer çağ düşünürlerinden ayrılır.
Çağdaşlarından Sokrat’ın karısı ondan “seksapel ve yiğit erkek” diye söz etmiştir. Yine diğer çağdaşı Uluç Reis “var bi tatlılık bu oğlanda” diyerek hayranlığını dile getirmiştir.
Ömrünün son demlerinde Oxford kasabasına yerleşmiş olup odasında ölümünün dünyayı değiştirmesini beklemektedir.
En çok bilinen eserleri şöyledir: “Pire Paşa’nın Serüvenleri: Acem Ülkesinde Gördüklerim” ve “İkinci Bayezit’in Melodramı: İki Perdelik Komedi.”
Zeliha Hatipoğlu
1987-Düzce doğumlu. Marmara İktisat’ta daha özgür olmayı öğrendi bir de ‘ya iyi bir iktisatçı ol’ ‘ ya da iyi bir anne ol’ arasında seçimini iktisatçıdan yana kullanarak yeniden dünyaya geldi 2008-İstanbul’da. O gün bugündür ne kadar çok şey öğrenmek istediğini ve neleri bilmediğini keşfediyor. Bir de dünyayı keşfetmeye niyetlendi tam oldu. İnsanın 20.000 fersahına inmeye niyetli artık, arkeoloji-antropoloji-paleontoloji-psikoloji-sosyoloji ve tabi iktisat, derdiyse dinler-diller-kültürlerüstü birey… kadın-erkek ayrımı yok, en büyük Fener, İstanbul İstanbul İstanbul …dünyayı selamlıyor…
Tipik koç burcu erkeği. Kadıköylü ve otomatikman Fenerbahçeli. İki ayağını kullanır, ama bıraksalar dört koldan yazar. Zeki değildir, ama farkı çok kitap okuyarak kapatır. Kendisi gibi fen lisesi mezunu olup iktisatçı olan bir başkasını daha görmemiş ve duymamıştır. İktisada Keynes’i okuyarak adım atmıştır. Ancak daha iyisini bulduğu için Keynes’i ilk fırsatta Hayek ile aldatmıştır. Marmara Üniversitesi’ni Göztepe’de zannettiğinden okula yürüyerek giderim diyerek seçmiş, ama bölüm Bahçelievler’de çıkmıştır. Bununla birlikte vapurun keyfini 4 (lisans) artı 2 (yüksek lisans), toplam 6 sene boyunca çıkarmıştır. “İktisat insan tasarılarının değil, insan faaliyetlerinin bir sürecidir” tanımına vurulmuştur. Kendi hayatını planlayamayan biri olarak, başkalarının hayatlarının da planlayamayacağını anladıktan sonra bütün plan ve plancılara cephe almıştır. İktisatta emek-değer teorisini, matematiği ve istatistiği kullananları çok tehlikeli bulur. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler! Dünya kendi kendine gider!” düsturunun ifade ettiğinden daha iyi bir özgürlük tanımı olmadığına ve bu özgürlükteki eşitliğe inanmıştır. Avusturya iktisat Okulu’na bağlandığında belki de Türkiye’de ilk 5 kişiden biriydi. Şimdi bu sayının 10’un üzerine çıktığını düşünmektedir. Şansının tek döndüğü yer evliliktir. Sıcacık yuvası, ailesi, dostları, geniş genel kültürü ve dürüstlüğünden başka bu hayatta hiçbir şeyi yoktur.
Can Madenci
Piyasaya İstanbul’da çıktı. Üniversiteye kadar ne varsa topunu orada hâlletti. Marmara Üniversitesi’ne girdi, mezun oldu (iktisat lisans). Sonra bir daha girdi, bir daha mezun oldu (iktisat yüksek lisans). Ardından bir daha girdi, bir daha mezun oldu (iktisat doktora). Yüksek lisansta yüce Marx, doktorada vampir Hayek ile uğraştı. Arada yurt dışına gidip dolandı, Hz. Marx’ın mezarını iki defa ziyaret edip “duble hacı” oldu. Şu aralar Kurumsalcı ve Evrimci İktisat’la ilgili bir şeyler karıştırıyor. Fırsat buldukça tek kişilik dev kadroyla sol eğilimli “Beleş Hareket”i yürütüyor. İlerde öğrenciler için “Yurt Dışında Beleşçilik Rehberi” yazmayı planlıyor.
Hayat felsefesini şöyle özetliyor: “Ye – iç – yat – şampiyon Fener!”
Levent Neyse
İstanbul’da doğdu, Kadıköy’de büyüdü. İstanbul Üniversitesi İktisat Teorisi yüksek lisansını “Davranışsal İktisat Çerçevesinde Güven Kavramı” adlı teziyle tamamladı. Granada Üniversitesi’nde 2011 yılında başladığı Ampirik Ekonomi doktorasını bitirmesine az var. Çalışma alanları Deneysel-Davranışsal İktisat, Sosyal Sermaye ve Genoiktisat. Daha önemlisi fotoğraf çekiyor, yemek yiyor, geziyor, denize giriyor. Halen İspanya, Endülüs’te yaşamakta.
https://sites.google.com/site/leventneyse/home
Tatildeki Yazarlar:
- Murad Tiryakioglu (Afyon Kocatepe Üniversitesi, S.B.E., İktisat Anabilim Dalı, Doktora Ogrencisi)
-
Ü.Barış Urhan
Zeynep Kamil’de doğdu. O gün bugündür ince ve uzun oldu. İzmir’de lisans eğitimi alırken tecrübe ettiği “bu İzmir’in bir havasına bir de kızına güvenilmez” veciz sözü yetmedi, gitti bir de yüksek lisans eğitimini Kopenhag Üniversitesi’nde alarak pekiştirdi tecrübesini. Bilimin efendisi ünvanını alınca bir havalara girdi, küçük Nobel’i ben aldım tavırlarıyla deneysel iktisata girişti. Halen ODTÜ’de araştırmacı olarak çalışan Urhan, boş zamanlarında “Devlet mi Piyasa mı?” diyor Coşkun Can Aktan hocasından öğrendiği tonda. Hiç farkettirmeden halay başı olur, Murat Çobanoğlu’na rahmet eyler, Barış Manço’yu gönlünde yaşatır, yemeklerden karnıyarığı, Lipton Ice Tea’lerden limonluyu, tatlılardan annesini, şehirlerden İstanbul’u, semtlerden Norebro’yu sever. Üstadın da dediği gibi: “gimme a five bro!“
-
Dr. Ceyhun Elgin
1982 yilinda dogdu. 2001 yilindan beri iktisatci olma gayreti icersinde…
- Tolga Bagci (Fizik, Doktora Öğrencisi)1985 yılında İstanbul’da doğdu. Ortaokul öğrenimini Kadıköy Anadolu Lisesi’nde , lise öğrenimini ise İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde tamamladı. Ardından, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’ne girdi. Mezun olduktan sonra Danimarka’da, Kopenhag Üniversitesi Niels Bohr Enstitüsü’nde Fizik Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 2010 yazında bitirmeyi beklediği tezini, Deneysel Kuantum Optiği alanında yapmaktadır. Tez konusunda temel olarak, lazer ışığı ile nanomekanik bir resonatörün etkileşimi ve olası kuantum etkilerinin gözlenmesi üzerine çalışmaktadır. İktisadiyat dışında Siyaset Kahvesi’nde de düzenli olarak yazmaktadır. Heavy Metal müziğe gönül vermiştir, hatta koyu metalcidir. Ancak uzun süre siyahlar içinde dolaşmış olmasına rağmen, zamanla mor gömlek bile giyerek kendi içsel devrimini gerçekleştirmiştir. Fiziğin yanısıra felsefeyle, daha spesifik olarak Antik Yunan’da Doğa Felsefesi ve Alman İdealizmi’yle ilgilenmektedir. Başlarda tutkulu bir Nietzsche hayranıyken, zamanla Nietzsche’den soğumuş, hatta adını bile düzgün yazamaz hale gelmiştir. Ussal felsefeye yakınlaşıp, son olarak Alman İdealizmi’nin doruk noktası olan Hegel’de huzur bulmuştur. Bundan sonraki yaşamında da Logos’un yoluna sadık kalmayı ummaktadır. Çünkü filozofun da dediği gibi “Gerçek olan ussaldır, ussal olan gerçektir“. Son olarak, yaşamayı ve gülmeyi sevmektedir, tıpkı üstad Hıncal Uluç gibi.
- Dt. Fatih Vural
Tohum günüm olan 13 Eylül 1983’ten 9 ay 20 gün sonra (19 Haziran 1984’te) Antalya’da doğdum. 6 yaşımda nota okumayı, 7 yaşımda latin harflerini okumayı öğrendim. Burjuva sayılabilecek ailemin isteğiyle klasik gitar, keman ve mandolin dersleri aldım. Müziği bir zanaat olarak gördüm, öğrendim ve boş zamanlarımda ilgilendim . Yıllar sonra bu zanaattan sıkıldım ve dinlemez, çalmaz oldum. Sonra sonra tam da müziği unutmuşken, onda daha önce görmemiş olduğum şeyler gördüm ve tüm zamanımı onunla geçirmeye başaldım. Konservatuar sınavlarına girecek kadar işi ilerletmem ailemi korkutmuş olacak ki diş hekimliği okumamı istediler. Okudum. Bu arada Cem Nasuhoğlu, Çağlayan Yıldız, Bora Uslusoy gibi farklı kulvarlardaki gitaristlerden teorik ve pratik dersler aldım. Ailem doktora yapmamı istedi. Doktora yapıyorum. Bir ara barlarda çaldım. Bir ara ders verdim. Bir ara ders aldım. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Müzik Kulübünde “serbest doğaçlama atölyesi” düzenledim. Bu minör uğraşıma katılanlar, benimle beraber yetişenler oldu. Fakültede bir Big Band kurdum aklımca. Cenaze marşları ve ninniler besteledim. Resimli Mavişehir Atlası, Kamus (hala yazmaya devam ettiğim kendi özel sözlüğüm), Dünler Yarınlardan Güzel Olacak isimli yarıda bırakılmış kitaplar yazdım. Çiçeklerden papatyayı,insanlardan Selim’i severim. En büyük korkum gelecek, en sevdiğim söz “Pazartesi gel, başla”dır.
Eski Yazarlar:
- Burak ERDENİZ (University of Hertfordshire, Doktora Psikoloji Öğrencisi)
- Anıl GİRİNCİ
- Uuganbaatar NINJBAT (Stockholm School of Economics, Doktora Öğrencisi)
- Cenk Yurtsever (ING Bank Genel Merkezi, Corporate Market Risk Management Bolumu, Risk Analisti, Amsterdam)
- Yusuf Ekici (Dokuz Eylul Universitesi, I.I.B.F., Iktisat, Lisans Ogrencisi)
- Ülker Şener