Afetler her gün dünyanın kapsını farklı farklı coğrafyalarda çalmaya devam ediyor.
En güncel örnek, İtalya Deprem(ler)i…
En sonuncusu 31 Ekim 2016 Pazar günü yaşandı. Büyüklüğü önce 6,1 açıklanan ve sonrasında 6,5 olarak revize edilen Deprem, Avrupa’yı tedirgin etmeye devam ediyor. Güney İtalya’nın, turist yoğunluğu çok yüksek olan Roma, Floransa gibi şehirlerde de hissedilen ve paniğe sebep olan depremde ölen olduğu bilgisi gelmedi. Geçtiğimiz yaz (24 Ağustos’ta) yaşanan 6 büyüklüğündeki deprem 300 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Bu süre sonrasında, bölgede yaşanan depremlerin bu depremle ilişkili olduğu düşünülüyor.
Öte yandan dünyanın çeşitli yerlerinde de sel, kuraklık vb. doğal afetler yaşanmaya devam ediyor. Bunlara insan kaynaklı afetler eşlik ediyor. İklim değişikliği sebebiyle tetiklenen afetler her geçen gün hem toplumsal yaşamı hem de iktisadi kalkınmayı tehdit etmeye, iktisadi faaliyetleri aksatmaya devam ediyor.
Türkiye’de de durum çok farklı değil. Ölüme ve ciddi yıkıma sebep olmadığı için gündemde yer almayan irili ufaklı pek çok deprem yaşanıyor. Manisa merkezli binlerce deprem yaşandı. Can ve mal kaybına sebebiyet vermeyen bu hareketlenme pek açıdan tartışılıyor. Öte yandan biraz daha geriye gittiğimizde ise, Karadeniz’de yaşanan sel felaketleri ortaya ciddi iktisadi ve toplumsal etkiler koydu. İş süreçleri aksadı. Öte yandan savaşlar, siyasal rejim değişiklikleri, baskılar, iklim değişiklikleri ve afetler sebebiyle milyonlarca insan göç halinde. Bu da bir çeşit acil durum yönetimi gerektiren reflekse duyulan ihtiyaca işaret ediyor.
Türkiye yeni bir kavram ile tanışıyor: Mülteci ekonomisi.
Bu konu ayrı bir(kaç) yazının konusu!
Kim Daha Kırılgan?
Afetler ve iklim değişiklikleri kırılganlıkları arttırıyor. Özellikle de gelişmekte olan ülkeler açısından. Daha özel bir değerlendirme yapılırsa, İnsani Gelişme Raporu’nda (2014) yer alan, aşağıdaki şekilde aktarıldığı gibi, özellikle kadınlar, engelliler, göçmenler, azınlıklar, çocuklar, yaşlılar ve gençler doğal afetlere, iklim değişikliğine ve endüstri kazalarına karşı daha hassas ve daha kırılgan. Bunun temel sebebi yaşanılan bölgeler, toplumdaki konumları ve yaşam döngüsündeki hassas dönemler olarak ifade ediliyor.
Ortaya çıkan sonuç şu: Afetler gelişmekte olan ve-veya az gelişmiş ülkeler için, artan kırılganlıklar sebebiyle çok daha büyük risk oluşturuyor. 1975-2000 yılları arasında yaşanan afetlerin ekonomik etkileri, gelişmişlik sınıflandırması açısından izlendiğinde bu tespit güçleniyor. Yaşanan afetlerde zarar görenlerin %68’i düşük gelir grubuna aitken, %26’sı alt-orta gelir grubuna ait. Üst-orta gelir grubunun zarar görme oranı %5’e düşüyor. Üst gelir grubu ise %2’nin altında. Peter Rottach tarafından kaleme alınan Afet Riski Azaltım Kılavuzu’nda da altı çizildiği gibi, afetten zarar görebilirliğin bir se¬bebi olarak yoksulluk hem tek tek haneler hem de ulusların tümü için geçerli olabilir. Sıklıkla doğal afet¬lerden etkilenen ve dolayısıyla sı¬nırlı finansal kaynaklarını kazançlı ekonomik ve teknolojik programlar¬dansa zarar gören altyapıyı onarma¬ya veya vatandaşlarına dağıtmaya ayırmak zorunda olan ülkeler, eko¬nomik olarak geri kalmış ülkelerdir. Yoksul insanlar ve ülkeler, haliha¬zırda ve ileriye dönük temel ihti¬yaçlarını karşılamaya odaklanmak zorunda oldukları için faydaları ancak uzun vadede görülen tedbirleri alabilecek durumda değiller.
2015 Dünya Felaket Raporu’na göre, 2005-2014 yılları arasında doğal ve teknoloji kaynaklı afetler dolayısıyla hayatını kaybeden in¬sanların coğrafi dağılımına bakıldı¬ğında, Asya’da doğal afetler dolayı¬sıyla yaşanan can kaybının 424 bin 441; Amerika’da 241 bin 754 ve Avrupa’da 66 bin 816 olduğu gö¬rülüyor. Teknoloji kaynaklı afetlere bağlı kayıp sayısında yine ilk sırada 34 bin 613 kişi ile Asya yer alıyor. İkinci sırada 241 bin 325 kişi ile Af¬rika, 8411 kişi ile de Amerika yer almakta. 2011 yılında yaşanan afet¬lerin etki alanı izlendiğinde, afet-lerin %45’inden fazlasının Asya’da meydana geldiği ve dünya çapında¬ki afetlerde hayatını kaybeden veya etkilenenlerin %85’inden fazlasının Asyalı olduğu, ekonomik kaybın da %75’inin Asya’da meydana geldiği görülmekte. (Bu bilgiler Türkiye, Afganistan, Filistin, Pakistan ve Irak gibi ülkelerde yoğun olmak üzere afetler konusunda aktif saha çalışmaları yürüten Hayata Destek Derneği’nin web sitesinden -www. hayatadestek.org/tr/afet/- alınmış¬tır. Hayata Destek Derneği, aynı zamanda Türkiye’de afetlerle ilgili faaliyette bulunan sivil toplum ku¬ruluşlarının oluşturduğu SİTAP-Sivil Toplum Afet Platformu’nun koordinasyonunu ve sekretaryasını yürütüyor.)
Afetlerle Kalkınma Öğrenilebilir mi?
Afetlerle kalkınmanın öğrenilebilir olduğunu tüm dünyaya öğreten örnek ülke Japonya oldu. Depremler dolaysıyla yaşanan tsunamiden ve nükleer sızıntıdan en az hasarla çıkmayı ve yeniden yapılanmayı çok kısa sürede başarabilen
Kaynak: Japan News
Japonlar, hem afet kültürü hem de afet yönetimi ve normalleşme çalışmalarında çok önemli çalışmalara imza atıyorlar. Bunu dünyaya anlatmak için de çaba sarf ediyorlar. Pek çok ülke de bu tecrübeden öğrenme sağlamak konusunda çok istekli.
Bunlardan biri de, afet ülkesi olan Türkiye (olmalı!)…
Afetiz Günler…
–
İlk Görsel: İtalya’da yaşanan deprem.
KATEGORİLER
Çevre Ekonomisi
Duyurular
Edebiyat
Ekonometri
Felsefe
Fizik ve İktisat
İktisadi Düşünce Tarihi
İktisat Eğitimi ve Bölümleri
İktisat Öğrencilerine Tavsiyeler
İktisat Söyleşileri
İktisat Tarihi
İktisat Teorisi
Deneysel ve Davranışsal İktisat
Psikoloji
Risk ve Belirsizlik
Nöroekonomi
Nöropazarlama
Oyun Teorisi
İktisat ve Edebiyat
İktisatçılar
Kalkınma İktisadı
Eğitim
Eğitim İktisadı
İşgücü Piyasaları
Mutluluk ve Refah İktisadı
Teknoloji ve Yenilik İktisadı
Yoksulluk
Kitap İnceleme
Deneysel İktisat Kitaplığı
Konuk Yazarlar
Köşe Yazarları
Kuantum Fiziği ve Felsefesi
Özel Dosyalar
Müzik
Petrol
Sanat ve İdeoloji
Serbest Atış
Kategorisiz
Tarih
Türkiye Ekonomisi
Uluslararası İktisat
Uluslararası Rekabet
Yazarlarımızdan Haberler
Kitap Tanıtımı