Daha önce biraz sorguladığımız mutluluk kavramına bu kez rakamlarla, iktisadi ölçütlerle bakalım. ‘’World Happiness Report- Dünya Mutluluk Raporu’’ 20 Mart mutluluk günü öncesinde yayınlandı. Gelin, kısa bir değerlendirme yapalım.
Öncelikle raporu ilgilenen arkadaşlar, http://worldhappiness.report/ bu uzantıdan edinebilirler. 2012’den bu yana kişisel çabalarla hazırlanan bu rapor, 2017 raporu hazırlığı sırasında bu kez bir güncelleme ile 2016 ‘da hazırlanmış. Yıllardır binlerce kişi çalışmaya katılmakta. Katılımcılara ‘’Cantril Merdiveni’’ sorusu şöyle yönlendiriliyor; 0’dan 10’a kadar yükselen bir merdiven hayal ediniz. Yaşamınızı merdivenin hangi basamağında konumlandırırsınız/ hangi basamakta olduğunuzu hissediyorsunuz? Mutluluk seviyesinin kazananı 2013’te de birinci olan fakat 2015’te üçüncülüğe gerileyen Danimarka. 7.52 ile birinciliği yeniden alan Danimarka’yı, 7.50 ile İsviçre takip ediyor. İkisi hariç ilk onu sırasıyla, İzlanda, Norveç(en yüksek k.b.d.g. ile), Finlandiya, Kanada, Hollanda, Yeni Zelanda, Avustralya ve İsveç oluşturuyor. En kötü 10 ülke ise, yıllar içinde değişmemiş; Yemen, Madagaskar, Tanzanya, Liberya, Gine, Ruanda, Benin, Afganistan, Togo, Suriye(3 ortalama ile) ve Burundi(2.9 ortalama ile)… Neden mutlu olmadıklarını tahmin etmek zor değil. 157 ülke içinde Türkiye ise 5.38 ortalama ile 78. sırada; Kosova’dan sonra, Endonezya’dan önce geliyor. 2005-2007 aralığı ile kıyaslandığında, en büyük negatif yönlü değişim, Yunanistan ve onu takip eden Mısır’da gözlenmiş.
İlk 10 ile son 10 ülke arasındaki yaklaşık 4 puanlık farkın %75’ini, değişkenler arasında özellikle milli gelir, sosyal destek ve sağlıklı yaşam beklentisi açıklamakta. Zayıf kurumsal yapıya etki eden krizler anlaşmazlık vb.ne sebep olduğunda, sosyal dokuya da zarar veriyor. Tersine, güçlü kurumlara dayanan bir ülkede krizler ve doğal felaketler, sosyal yapıya zarar vermediği gibi güçlenen yapı, bireyler üzerinde artan mutluluk olarak kendini gösteriyor Japonya örneğinde olduğu gibi.
Gallup’un anlatışıyla, mutluluk düzeyini yaşam değerlendirmesi üzerinden ele alan bu raporun yanında, ‘’Global Emotion Report’’ ile Gallup, bu kez, hayatı nasıl gördüğümüz ve değerlendirdiğimiz değil de nasıl yaşadığımızı sorgulayarak farklı bir perspektif sunuyor. Kendi örneği ile ifade edecek olursak, ABD ‘de yaşayan iki kadını düşünün-birinin çocuğu varken, diğerinin yok, bu durumda evet çocuklu olan için hayat daha mutlu görünmekte olabilir; fakat ne kadar eğlendiği güldüğü vaktini nasıl geçirdiği ya da ne kadar stresle yaşadığı sorulursa, bu kez çocuğu olmayan kadın, daha yüksek bir basamakta yer almaktadır. Olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırıldığında, araştırma soruları şöyle;
Olumlular;
Dün kendinizi iyi dinlenmiş hissettiniz mi?
Tüm gün boyunca tarafınıza saygıyla yaklaşıldı mı?
Dün çok güldünüz ya da tebessüm ettiniz mi?
Dün ilginç bir şeyler öğrendiniz ya da yaptınız mı?
Günün çoğunluğunda hangi duyguları yaşadınız? Keyif aldınız mı?
Olumsuzlar;
Günün çoğunluğunda hangi duyguları yaşadınız?
-Fiziksel acı durumunuz?
-Endişe durumunuz?
-Üzüntü durumunuz?
-Stres durumunuz?-Öfke durumunuz?
Bu soruların cevapları ile yapılan incelemede karşımıza şu sonuçlar çıkıyor; 140 ülkede katılımcıların %70’i olumlu ve bunlardan %51 ‘i yeni bir şeyler keşfettiğini veya yaptığını ifade etmiş. Olumlu sorular açısından bakıldığında, Paraguay 84 ile en yüksek, Suriye 36 ile en düşük ülke olarak yerini almakta. Olumlular sıralamasının ilk onu, hiç de mutluluk raporuna benzemiyor; sırasıyla, Paraguay, Guatemala, Honduras, Özbekistan, Ekvador, El Salvador, Endonezya, Kosta Rica, Uruguay, Kolombiya. 11. sırada İsviçre’yi görüyoruz. Genellikle Latin Amerika ülkelerini işaret eden oklar, bize kültürel faktörlerin önemini de hatırlatıyor. Tabi sadece kültürel farklılıklar olarak değil buna sosyal sermaye açısından da baktığımızda, sosyal ağların açıklayıcı olduğunu görüyoruz. Sosyal ağlar ise, burada, piyasa dışı ilişkiler ve grup etkinliği, sivil toplum oluşumu ve en önemlisi de güven kavramları ile anlaşılabilmekte.
Olumlular listesinde en düşük ülke Suriye’yi Türkiye takip ediyor 51 puanla, onu da Nepal izliyor. Bireysel özgürlükler ve sosyal ağlar, bu raporun olumlu bileşenlerinin büyük oranda tahmincisi ve Suriye’nin de Türkiye’nin de neden alt sırada yer aldıklarını cevaplıyor. Nepal ise, şiddetli doğal afetin sonucu olarak alt basamaklarda yer alıyor. Mutluluk raporunda da belirttiği gibi, kurumsal yapı zayıfken, krizler daha da derinleşiyor. Olumsuzlar listesinde ise, sıralama şöyle; Irak, İran, Güney Sudan, Suriye ve Kıbrıs. Irak, fiziksel acı ve üzüntüde; İran, öfkede; Kıbrıs streste; Portekiz, Malta ve Togo ise endişede başı çekiyor. MENA bölgesi, olumlu endekste en düşükken, olumsuz endekste en tepede.
Mutluluk raporu ve duygu raporunun önceki dönem verilerine baktığımızda, tablo aşağıdaki gibi gerçekleşmiş.
Biraz daha açarsak, mutluluk raporunun açıklayıcıları, GSYİH, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, özgürlük (otonomi olarak da yorumlayabiliriz), cömertlik, yolsuzluk algısı ve distopya (Distopya burada, en düşük değere sahip ülke olarak farazi bir ülke, dolayısıyla ölçütte gerçek ülkelerin diğer altı faktöre nasıl katkıda bulunduklarını karşılaştırmaya yönelik-bu katkının niteliği, negatif olmaması). Duygu raporu ise, maddi olanakların dışında kalan faktörlerin kabaca nasıl etkili olabileceğini veriyor. 2014 verileri, iç savaş ülkeleri Ukrayna ve Güney Sudan’ı geriletirken, Ebola krizi Liberya’yı en alt listesine getirmiş. 2014 listesinin çarpıcı verileri, savaş halindeki Afganistan’ın %52 ‘sinin gülümsemeyi başardığını ortaya koyarken, bu sorunun en düşük ortalamaları, Tunus, Sırbistan ve %43’le Türkiye’ye ait. Irak ve İran, endişe, fiziksel acı, üzüntü ve streste yine başı çekiyor. Dünya genelinde olumsuzluk endeksi, 2014’te 25’ten 28 ‘e yükselmiş ve olumluluk endeksi ise 71 ile değişmemiş.2014’ten farklı olarak olumsuzlar listesine Suriye, Portekiz, Sierre Leone (Ebola krizi ile) eklenmiş. Bu kıyaslamadan hariç Türkiye’nin 2014 verilerine bakarsak, mutluluk raporunda Vietnam’dan sonra 76. sırada 5.33 ortalamaya sahipken, duygu raporunda olumlular arasında en düşük listesinde %54’le yerini almış.
Sonuç olarak, artık sadece büyüme rakamları, kişi başına düşen gelir vb. göstergelerin ötesine geçerek, refaha ve mutluluğa ilişkin tabloyu görmemizi sağlayan bu iki rapor, politika yapıcılarına destek verirken, aynı zamanda bize sadece maddi olanakların ötesinde, sosyal ağlar, kültür gibi bileşenlerin –ki bunlar, metodolojik bireyciliğe dayanan ana akımdan dışlanmıştır- gerçek zenginliğimiz üzerindeki etkilerini göstermekte.
Not 1: İktisatta bu tür etkileri gözlemlemek ve fayda analizine katmayı düşünenler için, ‘’Kimlik İktisadı- George Akerlof, Rachel Kranton (Can Madenci çevirisi ile) tavsiye edilir. Tercihlerimiz üzerinde doğrudan etkisi olan kimliğimizin çarpıcı ve gündelik hayattaki etkileri, keyifle okunabilir.
Kaynaklar
1. GALLUP, ‘’Global Emotion Report’’2016-2015
2. Fine, Ben (2008), Sosyal Sermaye Sosyal Bilime Karşı İstanbul: Yordam Kitap
3. ‘’World Happiness Report ‘’ 2016 updated-2015
İlk Görsel: http://www.artzula.com/product/mutlu-frida_art-print_3655
KATEGORİLER
Çevre Ekonomisi
Duyurular
Edebiyat
Ekonometri
Felsefe
Fizik ve İktisat
İktisadi Düşünce Tarihi
İktisat Eğitimi ve Bölümleri
İktisat Öğrencilerine Tavsiyeler
İktisat Söyleşileri
İktisat Tarihi
İktisat Teorisi
Deneysel ve Davranışsal İktisat
Psikoloji
Risk ve Belirsizlik
Nöroekonomi
Nöropazarlama
Oyun Teorisi
İktisat ve Edebiyat
İktisatçılar
Kalkınma İktisadı
Eğitim
Eğitim İktisadı
İşgücü Piyasaları
Mutluluk ve Refah İktisadı
Teknoloji ve Yenilik İktisadı
Yoksulluk
Kitap İnceleme
Deneysel İktisat Kitaplığı
Konuk Yazarlar
Köşe Yazarları
Kuantum Fiziği ve Felsefesi
Özel Dosyalar
Müzik
Petrol
Sanat ve İdeoloji
Serbest Atış
Kategorisiz
Tarih
Türkiye Ekonomisi
Uluslararası İktisat
Uluslararası Rekabet
Yazarlarımızdan Haberler
Kitap Tanıtımı