Haber sitelerinin 24 Ağustos 2015 tarihinde geçtikleri haberlere göre, bugün (26 Ağustos 2015 Çarşamba günü) İstanbul’da Beykoz, Şile, Üsküdar, Tuzla, Ümraniye ve Pendik’in bazı mahallelerine elektrik verilemeyecek. Habere göre, İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ’den yapılan açıklamaya göre, Beykoz’da 09.00-18.00’de, Şile’de 09.00-12.00’de, Üsküdar’da, 09.00-13.00’te Tuzla’da 09.00-17.00’de, Ümraniye’de ise 08.00-18.00’de, Pendik’te 09.00-14.00’de elektrik alamayacak.
Elektrik kesintisinin pek çok anlamı ve etkisi var. Bunu en belirgin biçimde 31 Mart Salı günü tüm Türkiye’de yaşanan uzun süreli kesinti ile çok daha belirgin bir biçimde hissettik. Bu konu üzerine tatmin edici açıklamalar yapılmamış ve özellikle insan kaynaklı afetlerin bir çeşidi olarak nitelendirilebilecek aksaklığın etkilerinin sorgulanması amacıyla kaleme alınan ve İktisat ve Toplum Dergisi’nin Mayıs-2015’te yayımlanan 55. Sayısında yer alan yazıyı bu güncel haberin verdiği motivasyon ile sizlerle paylaşıyoruz.
* * *
31 Mart 2015 Salı günü Türkiye ekonomisi için özel bir öneme sahip olarak tarihe not düşüldü [1]. Sabah saatlerinde neredeyse tüm Türkiye’de yaşanan elektrik kesintisi pek çok soruyu ve sorunu (yeniden) gündeme getirdi. Başta İstanbul’da olmak üzere tüm Türkiye’de toplumsal yaşam büyük sekteye uğradı, temelde sağlık olmak üzere ulaşım, eğitim ve ilgili pek çok hizmet aksadı. Kamu kurumlarında işlemler tamamen durdu, bankalar arası işlemler ve finansal hareketler ise durma noktasına geldi. Yüksek hızlı trenin ‘kara tren’ ile istasyona çekilmesi ise belki de günün en ilginç görüntülerinden birini oluşturdu.
Yaşanan bu gelişmeler çok stratejik bir noktada konumlanan iki konuya, soruya dikkat çekiyor:
Birincisi, teknolojik bir afet olarak da nitelendirilebilecek bu türlü büyük ve uzun süreli bir elektrik kesintisi karşısında hangi kurumların, firmaların, ne türlü bir hazırlık planı ya da alınmış bir tedbiri vardı? Dahası yaşanması muhtemel bir afet sonrasında uzun süreli olarak yaşanabilecek elektrik kesintisinin toplumsal ve iktisadi yaşamı nasıl ve ne kadar etkileyebileceğine dair senaryo çalışmaları ve bu simülasyonlara karşı alternatif tedbir ve müdahale planları var mıydı?
Ne yazık ki bu sorulara verilebilecek cevaplar hep olumsuz…
İkincisi ise bu türlü bir elektrik kesintisinin iktisadi açıdan maliyeti nedir? İlk soruyu tamamlayan bu soru, iktisadi olarak bu türlü bir krize ne denli hazırlıklı olduğumuz ile ilişkilendirilerek sorulabilir. Kesintinin sanayi sektöründe, saatlik 100 ilâ 150 milyon dolarlık üretim kaybına sebep olduğu yönünde tespitler yapıldı. Üretime ara veren fabrikalar işçilerine izin vermek durumunda kaldı.
Türkiye’nin 31 Mart tecrübesi, Wikipedia’nın 16 Nisan 2015 tarihli güncellemesi ile ‘Tarihin Büyük ve Plansız Elektrik Kesintileri’ listesine 8. sıradan girmiş oldu. Etkilenen kişi sayısına göre yapılan sıralamada en başta 620 milyon kişinin iki gün süreyle elektriksiz kaldığı Hindistan’ın Temmuz 2012 kesintisi yer almaktadır. Listenin tamamı incelendiğinde hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin yaşadıkları mağduriyet net bir biçimde gözlense de etkilenen kişi sayısı açısından gelişmiş ülkelerdeki mağdur olan insanların sayısının gelişmekte olan ülkelerdekilere oranla çok daha az olduğu görülmektedir [2].
Tablo 1: Tarihteki Büyük Elektrik Kesintileri
Bu iki soru(n)dan yola çıkılarak elektriksiz bir günün iktisadi kalkınma açısından anlamını sorgulamayı amaçlayan bu yazı, Türkiye’nin kendine has özellikleri olan bir ülke olması itibariyle kesintinin toplumsal, psikolojik ve politik etkilerine ilişkin kısa bir bahsi gerekli kılmaktadır. Öncelikle, tüm gün süren elektrik kesintisinin ciddi bir toplumsal etki-tepki oluşturduğunun altını çizmek gerekmektedir. Ulaşım aksamasından kurban olmuş insanlardan evinde cihaza bağlı olarak yaşamını idame ettirmek zorunda olan insanlara kadar pek çok insan ciddi sıkıntılar yaşadı. Hiç kimse bu türlü bir kesintiye hazır değildi. Her ne kadar toplumun az bir kısmı ilgilenmiş gibi bir algıya sahipsek de ‘siber saldırı’ veya ‘terör eylemi’ ihtimali-söylentileri toplumsal psikolojimizde bir şüpheye yer açtı. Ancak toplumsal hafıza ve hızlı değişen gündem bunu da neredeyse unutturdu ya da unutturma noktasına getirdi. Mizahi yönü güçlü olan Türk toplumu bu kesintinin mizahi yönünü de ihmal etmedi ve elektrik kesintisi ile özdeşleştirilen ‘trafoya giren kedi’ metaforu, kesinti her ne kadar son gününe denk gelmiş olsa da Mart ayı içinde olunca sosyal medyada yine çok zekice esprilere zemin oluşturdu.
Afete Hazır (mı) Türk Sanayi!…
Onuncu Kalkınma Planı’nda (2014-2018), afetlerin ekonomik, sosyal ve fiziki altyapı maliyetlerini yükselterek tüm sektörleri etkilemesi nedeniyle kalkınma politikalarındaki öneminin arttığı vurgulanmakta ve afet sonrası müdahaleye yönelik politikalar yerine, afet öncesi risk azaltmaya yönelik politikaların önemi ortaya konmaktadır (Madde 1057). Kalkınma planı kapsamında, “makroekonomik, sektörel ve mekânsal planlama süreçlerinde afet risk ve zararlarının dikkate alınması; afetlere karşı toplumsal direncin ve bilinç düzeyinin artırılması; afetlere dayanıklı ve güvenli yerleşimler oluşturulması” amacı konulmuş ve bu kapsamda yapılması gerekenler sıralanmış durumda. Yapılması gerekenler sıralanırken enerji, ulaştırma ve haberleşme gibi özellik arz eden alanlara gönderme yapılmakta ise de spesifik olarak sanayi ve sınai üretim bölgelerine ilişkin bir önlem hazırlığından, planından bahsedilmiyor olması dikkat çekmektedir. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi’nde (2011-2014) ise afetler ve ilgili hiçbir konuya yer verilmemiştir.
Afetler konusunda tek muhatap ve çatı kuruluş olan AFAD tarafından üretilen belgeler esas alınarak bir değerlendirme yapıldığında ise, Onuncu Kalkınma Planı’nın gönderme yaptığı “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2023” başlıklı belgede sanayiye ilişkin herhangi bir çalışmaya, faaliyete yer verilmediği görülmektedir. Ancak “Ulusal Afet ve Acil Durum Müdahale Planı” daha kapsayıcı bir çerçevede sanayi işletmelerini ele almakta ve “İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde yapılması gerekenleri sıralamaktadır. Firmaların afet ve acil durum ile iş sürekliliği planlarının oluşturulması ve ilgili kurumlarca desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili işbirliği ve işlemler özellikle “Yangın” ve “Kimyasal Biyolojik Radyoaktif ve Nükleer Tehlikeler” (KBRN) konusuna odaklanmaktadır [3].
Bu aşamada belge ve politika üretmek konusunda bir çabanın olduğunu söylemek mümkün. Ancak pek çok alanda olduğu gibi üretilen bu belgelerin ve politikaların hayata geçirilebilmesi ve uygulanabilmesi üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken bir konu.
Neler Yapılabilir & Yapılmalı?
Bu değerlendirmeler çerçevesinde, sorulması gereken önemli pek çok sorudan birkaç tanesini şöyle sıralamak mümkün;
— Sanayici muhtemel afet durumlarına karşı ne kadar hazırlıklı ve ne kadar bilinçli?
— Sanayici tarafında afetler konusunda bir farkındalık, önlem, planlama ve çalışma var mı?
— Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, Ekonomi Bakanlığı’nın, Kalkınma Bakanlığı’nın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ve ilgili kurumların muhtemel afet durumlarında sınaî üretimin ve diğer tüm değişkenlerin kontrolü, sürdürülebilirliği ile ilgili bir planlaması var mı?
— Ticaret ve Sanayi Odaları’nda durum ne? Üyelerine ilişkin bu türlü bir bilinçlendirme çabaları, farkındalıkları var mı?
Elektrik Kesintisinin İktisadi Açıdan Anlamı ve Maliyeti
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2014 yılı verilerine göre, 2013 yılında elektrik üretimimizin, yüzde 43,8’i doğal gazdan, yüzde 25,4’ü kömürden, yüzde 24,8’i hidrolikten, yüzde 2’si sıvı yakıtlardan ve yüzde 4’ü yenilenebilir kaynaklardan elde edilmiştir. Tüketim açısından incelendiğinde ise, Grafik 1’den de takip edilebileceği gibi, en fazla tüketim sanayi sektöründe olduğu görülmektedir. Bu durumda elektrik kesintisinin en çok sınai bölgeleri ve üretimi etkilediği çok net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte sınai faaliyetleri tamamlayıcı olarak ticari faaliyetler de bu orana dahil edildiğinde ortaya çok daha yüksek oranda bir etki çıkıyor.
Grafik 1: Elektrik Tüketiminin Sektörel Dağılımı (Yüzde-2000-2013)
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2014 yılının GSYİH’sının 800 milyar dolar olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bu üretim hacminin günlük karşılığı yaklaşık olarak 2,19 milyar dolara, saatlik karşılığı ise yine yaklaşık olarak 91,6 milyon dolara tekabül etmektedir [4]. Toplamda 7 saatlik bir aksama dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında 641 milyon dolarlık bir üretim kaybından bahsedilebilir. Tatil günlerinin hesaba katılmadığı bu hesaplama ile dahi çok ciddi, çok vahim tablolara ulaşıldığı düşünülürse, yaşanması muhtemel bir doğal afet sebebiyle ya da herhangi başka bir sebeple yaşanabilecek uzun süreli bir kesintinin ortaya koyacağı iktisadi ve toplumsal maliyeti kestirebilmek çok da zor olmayacaktır.
Son Söz
Türkiye’nin 31 Mart deneyimi hem mikro, hem mezo hem de makro ölçekte tedbirlerin alınması, muhtemel kesintilere, kazalara ve doğal afet durumlarına karşı hazırlıklı olunması gerektiğini çok net bir biçimde ortaya koyan bir hatırlatma niteliğindedir. Bu konudaki görev ve sorumluluk doğrudan ve sadece devlete (AFAD ya da ilişkili kurumlara) değil aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarına, meslek ve ticaret örgütlerine ve nihayet bireylere de düşmektedir[5]. Zira Türkiye doğal ve teknolojik afetlerle kalkınmayı öğrenmek zorundadır.
Notlar:
[*] Bu makalenin yazarı akademisyen kimliğinin yansıra 2007 yılından bu yana afet öncesi planlama ve farkındalık oluşturma konularında yarı-profesyonel olarak çalışmalar yürütmekte ve kurucusu olduğu “Afet Bilinci Derneği” aracılığıyla ulusal düzeyde gerçekleştirilen faaliyetlerde tamamlayıcı ve destekleyici bir rol üstlenmektedir. Yazar elektrik enerjisinin iktisadi anlamı ve yazının içeriği hakkında değerli fikirlerini, ilgili kaynakları paylaşan Sn. Burak Yitgin’e müteşekkirdir.
[1] 31 Mart 2015 Salı günü Türkiye açısından ayrı bir acı olayla da anılmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz, terörist bir saldırı sucunda şehit edilmiştir. Bu vesile ile Sn. Mehmet Selim Kirazı’ı rahmet ve saygıyla anıyoruz.
[2] Bu listeye Güven Sak’ın 03.04.2015 tarihli Radikal Gazetesi’nde yer alan “Bu idari altyapıyı elden geçirmeden ileri teknoloji olmaz” başlıklı köşe yazısında verilen bilgilerden yola çıkılarak ulaşılmıştır.
[3] AFAD’ın Afete Hazır İşyeri çalışmaları hakkında bilgi almak için bakınız: https://www.afad.gov.tr/
[4] Şanlı (2014) “Olmayan Elektriğin Bedeli: Türkiye Çalışması” başlıklı çalışmasında tamamen elektirik üretim ve tüketimine dayalı bir analiz ile tüm ülkeyi etkileyen bir elektrik kesintisinin maliyetinin 167,4 milyon Lira/saat olduğunu tespit etmiştir. İlgili çalışma için bakınız: http://goo.gl/b2swyt
[5] İş yerlerinin afete hazır olmalarını sağlamak ve bu konuda bir farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanan ve pilot olarak ilk yıl uygulamaları tamamlanan “Sağlam KOBİ” başlıklı bir proje için bakınız: http://www.saglamkobi.com/