Ankara Yüksek Teknoloji İhracatında Türkiye’nin Önünde

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı istatistiklere göre Ankara, 2014 yılında en fazla ihracat yapılan beşinci şehrimiz olarak karşımıza çıkıyor. 2013 yılında 151,8 milyar dolar olan toplam ihracatımız 2014 yılında %3,8 oranında artış ile 157,6 milyar dolara yükselirken Ankara’nın ihracatı ise aynı dönemde %5,6 artış ile 7,7 milyar dolardan 8,1 milyar dolara yükseldi.
Eski Roma’da yaşamış düşünür ve devlet adamı Seneca, kalitenin miktardan çok daha önemli olduğunun altını çizmiş. Nitekim özellikle ihracat kavramı için miktardan ziyade kaliteyi sürdürülebilir bir şekilde artırabilmek daha etkin bir politika olarak kabul edilmektedir [1].
TÜİK’in ISIC sınıflaması için yayımladığı resmi istatistikler ve OECD’nin imalat sanayi ürün gruplarının teknolojik sınıflaması için yayımladığı anahtar tablo kullanılarak yapılan hesaplamalara göre 2014 yılı sonu itibariyle ülkemizde yüksek teknoloji ihtracatının toplam ihracat içerisindeki oranı yalnızca %3,2 (Tam bu satırları yazarken açıklanan Mart 2015 istatistiklerine göre söz konusu oran %3,7 olarak gerçekleşti). Çok mu az? İmalat sanayinin toplam ihracatının %98,7’sini oluşturduğu Çin’de yüksek teknolojili ürünlerin toplam içerisindeki payı %33,1 olurken yine imalat sanayinin toplam ihracatının %99,4’ünü oluşturduğu Güney Kore’de ise aynı oran %27,1 seviyesinde. Rekabetimizin daha yoğun olduğu bir ülkeye bakalım: Polonya’da yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihraat içerisindeki payı 2013 yılı sonu itibariyle %11,3.
Yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracatımız içerisindeki düşük payı ve söz konusu payın gelecek dönemlerde yükseltilmesi gereği ile bunun için gereken politika önerileri, şüphesiz birçok çalışmanın konusu oluyor ve olacak. Bu yazıda ise, ‘her ne kadar denizi olmasa da’ yaşamaya değer kentimiz olan Ankara’nın ihracatın teknolojik kompozisyonu açısından Türkiye’nin genelinden pozitif ayrışmasını incelemeye çalışacağım kısaca.
2005-2014 dönemi TÜİK resmi istatistikleri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre yüksek teknoloji ihracatının toplam içerisindeki payı Türkiye’de söz konusu dönemde ortalama %3,7 oranında gerçekleşirken bu oran Ankara’da %8,7’ye yükseliyor. 2014 yılı sonu itibariyle Türkiye’de %3,2 olan yüksek teknoloji ihracatının payı Ankara’da ise %11,4 oranında gerçekleşmiş.

Grafik 1: 2002-2014 Döneminde Ankara’nın İhracatının Teknolojik Kompozisyonu

resim1
Kaynak: TÜİK, OECD, Yazarın hesaplamaları

2002-2014 döneminde Ankara’da düşük teknoloji ihracatında kayda değer bir değişim görülmese de orta-düşük teknoloji ihracatındaki gerilemenin orta-ileri teknoloji ile yüksek teknoloji ihracatlarına aktarıldığı görülüyor. 2002 yılında %34,3 oranında olan orta-düşük teknoloji ihracatının toplam içerisindeki payı 2014 yılı sonunda %22,6’ya gerilerken orta-ileri teknolojinin payı %35’ten %42,2’ye; yüksek teknoloji ihracatının payı ise %7’den %11,4’e yükselmiş.
Aşağıda sırasıyla yüksek teknoloji ihracatı ile orta-ileri teknoloji ihracatlarının Ankara ve Türkiye için 2005-2014 döneminde toplam ihracat içerisinde aldıkları pay yer alıyor. Her iki grafik de gösteriyor ki Ankara, ihracatın teknolojik kompozisyonu konusunda ülke genelinden daha iyi bir performans sergiliyor.

Grafik 2: Ankara’da ve Türkiye’de Yüksek Teknoloji İhracatının Payı

Kaynak: TÜİK, OECD, Yazarın hesaplamaları
Kaynak: TÜİK, OECD, Yazarın hesaplamaları

Grafik 3: Ankara’da ve Türkiye’de Orta-İleri Teknoloji İhracatının Payı

Kaynak: TÜİK, OECD, Yazarın hesaplamaları
Kaynak: TÜİK, OECD, Yazarın hesaplamaları

Ankara’nın ülke genelinden daha iyi bir teknolojik kompozisyona sahip olmasını altında kentin yüksek yaratıcı sermaye, insani sermaye ve sosyal sermaye donanımlarına sahip olması yatmaktadır. 1000 kişi başına teknik eleman, AR-GE harcamalarının kamu ve özel sektör çıktıları içerisindeki payı, kişi başına tescilli patent sayısı gibi değişkenlerden oluşan yaratıcı sermaye endeksinde Ankara 100 puan ile ilk sırada yer alırken ikinci sıradaki İstanbul’un puanı 56,7’dir. Anaokullarından üniversiteye öğretmen başına öğrenci sayısı, okuma yazma oranı, ÖSS başarısı gibi değişkenlerin ağırlıklandırılmasıyla oluşan insani sermaye endeksinde Ankara 100 puan ile birinci sırada, İzmir 96,4 puanla yedinci ve İstanbul 90,8 puanla 11. sırada yer almıştır. Son olarak, hesaplanmasında hane halkı büyüklüğü, 100.000 kişi başına doktor, 100.000 kişi başına sinema, 100.000 kişi başına gazete, kız okullaşma oranı gibi değişkenlerin kullanıldığı sosyal sermaye endeksinde ise Ankara yine ilk sırada yer almakta, Ankara’yı İstanbul ve Muğla izlemektedir. Ankara’nın sahip olduğu yüksek teknoloji ihracat yapısı ve rekabet gücünün temelinde, kentin bilgi ve teknoloji üretme kapasitesinin diğer kentlere kıyasla daha yüksek seviyede olması yatmaktadır [2].
Ankara’da faaliyet gösteren işletmelerin orta ve uzun dönemde orta-ileri ve yüksek teknoloji alanlarındaki yatırımlarını sürdürmeleriyle Ankara’nın bölgesel sanayi içerisindeki rekabet gücünün giderek artacağı değerlendirilebilir ve ülkemiz için bir örnek oluşturabilir.
KAYNAKLAR
[1] Duman, M. C. (2014). Nicelik Ya Da Nitelik, İşte Bütün Mesele Bu, İktisat ve Toplum, 43. Sayı, 31-38.
[2] Özdebir, N. (2014). Türkiye’de Yüksek Teknolojili Üretim ve Ankara, Ankara Gümrük Müşavirleri Dergisi, 18. Sayı, 20-21.
[3] İlk görsel: export.org.uk.

Bunlar ilginizi çekebilir

UCUZLUK: KÖTÜ ŞÖHRETLİ FİYAT-DEĞER

“İdeologlar teorilerini sürekli olarak gerçeklerle ‘test ettiklerin’ iddia etseler...

SEVGİLİLER GÜNÜ ÜZERİNDEN KÜLTÜR, RASYONALİTE VE TÜKETİM OKUMALARI*

"Biz sevgililer günü gibi kapitalizmin oyunu olan şeylere gelmiyoruz canım ya". Siz gelmiyorsunuz da bakalım başkası geliyor mu, geliyorsa neden geliyor, ne kadar geliyor?

Türkiye’nin Toplumsal Gerçeklerine Ekonomi Sosyolojisi Penceresinden Bakmak – 1

Sosyal bilimlere özgü kavram ve teorileri başka toplumlardan alarak...

Homo Normalis’in* Kategorileri

Kavramlar ve Kategoriler 1. “İçeri” neresidir? “Dışarı” neresi? Bu sorular...