Biraz iddialı bir başlık olsa da, sadece aklımdakileri paylaşmak niyetindeyim. Bol bol katkılarınızı bekliyorum.
Son zamanlarda bir Bayes merakı gidiyordu bende, Levent de iyi bilir, nihayet bir sonuca vardırdım bu meseleyi tabi paylaşmak da istedim doğrusu ’Evreka’ halimi….Bayes’i açıklamadan önce bizi Bayes’e getiren -belki de zorlayan demeliyiz- koşullara ve tarihselliğe girmek istiyorum. Rasyonalite, belki yüzyıllarca tartışılan, ruh-beden iki midir bir midir yoksa ruh diye bir şey yok mu sorularıyla yükselip dursa da, şu açık ki, bilimlerin ayrışmaya başladığı aydınlanma sonrası dönemde ve politik-ekonominin, ahlak felsefesinden koptuğu, psikolojinin kendi kendini var etmeye çalıştığı yıllara gittiğimizde, karşıma çıkan ilginç anekdotlar oldu.
Ester Hoca’nın özet kitabı ‘İktisadın Unuttuğu İnsan’ karşımıza, makine-insan anlayışıyla on yıllarını geçirmiş bir psikolojiyi getirdi. Bundan öncesi, zaten bildiğimiz hikaye; Adam Smith’ ten hemen sonra, üstüne üstlük 1759-Theory of Moral Sentiment anlaşılmadan daha, David Ricardo –ki, bir borsacıdır kendisi- dedi ki ‘bu iş böyle olmaz , gelin şu iktisadı zaman ve mekandan ayıralım, soyutlayalım gitsin, zaten birey mükemmel bilgiye sahip, mükemmel olarak geleceği öngörüyor’ …. Bundan sonrası, bizi psikolojiden de, kimilerine göre psikolojinin kendisinden yükseldiği sosyolojiden de kopartarak, belki de finansal krizlere dahi getirdi. Bence bulaşıcı bir hastalık ya da takıntıydı bu –izm hastalığı ya da Newton bağımlılığı.Öyle ki ‘doğa’ gereği yapay olduk, her şeyi biliyorduk, tahmin de edebiliyorduk, çünkü ancak bir saat kadar sistemliydik, bir sonraki adımımız, biraz da içine nedenselliği oturtunca gayet anlaşılırdı.Bunlardan sonra, Bayes’ e kızmıyorum, daha doğrusu kızamıyorum.. O da, geleceği öngörmenin yolunu arıyordu…. Ruhu ortadan kaldırıp yerine, mekanik bir örüntü olarak, insan fiziğini yerleştiren ve buradan bir keşişin bile otomatını yapıp, şehir merkezlerine yerleştirenler olduktan sonra, haksızlık olur Bayes’e kızmak…
Diğer tüm bilimlerle birlikte psikolojinin de yapılanışı, farklı bir tarihsel arenada olmadı ve Zeitgeist’in varlığında, ilerlemeye devam etti, onun da iddiası gayet anlaşılabilir, çözümlenebilir, tahmin edilebilir bireydi.Bazen inanmakta zorlanıyorum fakat, hepsinin bir teori geliştirebilmek için, genelleştirmek için pozitivist bir açıdan tutarlı olduğuna kendime inandırıyorum. Fakat, yine de Einstein’in daha yaklaşık iki asır sonra bahsettiği fakat Adam Smith’in 1759’da bahsettiği’ zaman, sonsuz sayıda bölünebilir bir süre değildir; bir duygudur ve zihinde yer almaktadır’ anlayışını kavrayamamış olmamız, 80 sonrası bilişsel psikolojiyle gelen iktisadın hızlı dönüşümünü açıklıyor olmalı. Buna direnenler olsa da, her şeyi pozitivizm açıklamanın gerekli olmadığını düşünüyorum, kendi içinde gereken tutarlılığı sağladığında ve nedensellik bağı kurulduğunda, genel-geçerlik, çözülebilirlik ya da genellik arayışı da yersiz olabilir. Yine bugün, artık biliyoruz ki, tam bilgiye sahip olmayan birey, hatta şunu da ekleyeyim, bu bilgi çağında dahi tam bilgiye sahip olamayan birey, bir de karar verme sürecinde, bir takım bilişsel noksanlıklarla yüzleşmekte ve geleceği öngörmek konusunda hataya düşmekte, ya fazla iyimser ya da fazla kötümserliğe doğru birtakım eğilimlerle hareket etmekte.(tabi genellemiyoruz) ve Bayes’ten oldukça uzağa bir noktaya düşebilmekte, ee nedir bu Bayes Teoremi ? Bayes Teoremi, rasyonel insanın, hesapçı ve geleceği öngörebilirliği için biçilmiş kaftan, başarılı bir araç. Buyurun;
P(A /D) =P(D/A).P(A) / P(D)
A, bir hipotezi ifade ederken, D yeni bir kanıttır; P(A/D) ise, D ‘ nin gözlenmesiyle A’nın ortaya çıkması anlamına gelmektedir. P(A) , A’ ya olan inancı ifade ederken, P(D/A) ise, bilginin değerlendirilmesi olarak, formülde yer alırken, aynı zamanda bağımsızdır. Değerlendirmenin bağımsız olması, bir başka bilişsel ayrılmaya işaret etmektedir. Onaylama bilişi ile genelde yeni kanıtlar, inançtan bağımsız olmak yerine, bireyle inançlarıyla, olduğundan daha fazla ilişkili olarak değerlendirmektedir.
Günlük hayattan basit bir tahmin yürütme örneğiyle, açıklayacak olursak, Bayes Kuralı’nın kullanılabilirliği görebiliriz. Mutfağınızın tezgâhında 5 kiloluk eti açıkta bırakıp, evdeki köpeğinizi de hırsıza karşı yeterli görüp, evden ayrıldınız ve döndüğünüzde evde her şey yerli yerinde görünürken, etin olmadığını gördünüz. Burumda, evin düzenli olması, hırsız girmediği anlamına gelmektedir. Bu durumda, birinci şüpheli köpeğinizdir. Daha önce gittiğiniz köpek psikiyatrisi seanslarından da, köpeğinizin hilekâr bakışları, suçu işleme ihtimalini yükseltir. Bu olasılığın %95 olduğunu düşünebilirsiniz. Akşam yemeğini hazırlayıp, köpeğinize sunduğunuzda, köpeğinizin hızla akşam yemeğini yediğini gördüğünüzde ise, şöyle düşünebilirsiniz; ‘Eğer, 5 kiloluk eti, yemiş olsaydı, bu iştahla ve hızla akşam yemeğini yeme olasılığı, ancak %2 olurdu’.Aç olduğunda ise, bu ihtimal % 99’dur. Bu durumda, önceki şüphemizi, yeni kanıtla yeniden Bayes kuralı ile değerlendiririz;
P(Suçlu)=0.95
P(Masum)=0.05
P(D/Suçlu)=0.02
P(D/Masum)=0.99
P(Suçlu/ D) = P(D/Masum).P(Suçlu) / P(D/Suçlu). P(Suçlu) + P(D/Masum).P(Masum)
P(Suçlu/D) = (0.02).(0.95) / ( (0.02).(0.95) + (0.99).(0.05)
= 0.28
Böylece köpeğin suçsuz olduğu düşünülebilir. Fakat, olasılıkların bu kadar iyi hesaplaması, her zaman mümkün olmayabilir.Hatta , bu olasılıkların her birini doğru hesaplayabildiğimizi varsayalı, bu hesaplama, nasıl yapıldı ?? Bu ‘nasıl’ sorusunu Ricardo’da silip atan iktisat, şimdi aydınlatmaya çalışırken bir bilişsel iktisatçı adayı olarak, insanları Bayes Kuralı’yla genelleyemeyiz. Şu karma karışık iç dünyamızda, ruhla bedenin kavgasında, kelimelerin gerçeği sakladığı sözde gerçek dünyamızda, geleceği öngörmek… bunu Bayes hesabıyla yapmak, bizi 1700’lü yıllara götürür sanıyorum, izafiyet öncesi , II.Dünya Savaşı dönüşümü öncesi, otomatlı yıllara….
Kaynakça;
Modern Psikoloji Tarihi, Duane P. Schultz, Sydney Ellen Schultz çev.Yasemin Aslay
Bilişsel Psikoloji, Robert L. Solso, M.Kimberly Maclin vd. çev. Ayşe Ayçiçeği Dinn
İktisadın Unuttuğu İnsan, Ester Biton Ruben
KATEGORİLER
Çevre Ekonomisi
Duyurular
Edebiyat
Ekonometri
Felsefe
Fizik ve İktisat
İktisadi Düşünce Tarihi
İktisat Eğitimi ve Bölümleri
İktisat Öğrencilerine Tavsiyeler
İktisat Söyleşileri
İktisat Tarihi
İktisat Teorisi
Deneysel ve Davranışsal İktisat
Psikoloji
Risk ve Belirsizlik
Nöroekonomi
Nöropazarlama
Oyun Teorisi
İktisat ve Edebiyat
İktisatçılar
Kalkınma İktisadı
Eğitim
Eğitim İktisadı
İşgücü Piyasaları
Mutluluk ve Refah İktisadı
Teknoloji ve Yenilik İktisadı
Yoksulluk
Kitap İnceleme
Deneysel İktisat Kitaplığı
Konuk Yazarlar
Köşe Yazarları
Kuantum Fiziği ve Felsefesi
Özel Dosyalar
Müzik
Petrol
Sanat ve İdeoloji
Serbest Atış
Kategorisiz
Tarih
Türkiye Ekonomisi
Uluslararası İktisat
Uluslararası Rekabet
Yazarlarımızdan Haberler
Kitap Tanıtımı